Euch brennt ein Thema unter den Nägeln, über das ihr gerne einen Beitrag bei DTFOOD schreiben würdet? - Düşüncelerinizi Paylaşın. Sektör düşünceleriniz bizim için önemlidir.
Almanya´daki Türk Marketleri
Von Bekir Kurt
Grenzt der deutsche Handel bewusst Muslime aus?
Von Yusuf Oguz Evler
Almanya´daki Türk Marketleri
Malumunuz Almanya'da 2.5 milyondan fazla Türk asıllı nüfus yaşamaktadır. Buna Balkanlar ve Kuzey Afrika ilediğer ülkelerden Almanya'ya gelmiş, bizlere kültür ve bazı alışkanlıklar olarak yakın düşen bir o kadar nüfus daha eklenebilir.
Türklerin Almanya'ya ilk gelişinden bu yana geride kalan neredeyse 60 yıl içerisinde burada yaşayan insanlarımızın ekseriyetinin hala ülkesine, değerlerine ve kültürüne bağlı olarak hayatlarını ikame ettiklerini gözlemliyoruz. Ayrıca buraya 'geçici işçi' statüsü ile gelen insanlarımızın azımsanmıyacak bir bölümü 'kalıcı iş insanı' statüsüne geçti.
Geçmişten kısa bir kesit sunduktan sonra, sözü Almanya'daki Türk marketlerine getirmek istiyorum. Din ve diğer kültürel farklılıklar dolayısı ile buradaki insanların gıda ihtiyaçlarına tam olarak cevap verebilecek marketlere ihtiyaç vardı ve dolayısı ile açılan bu marketler büyük rağbet görerek, yerel market zincirlerinden önemli piyasa payı alarak Almanya gıda piyasasında önemli bir yer edindiler. Bazı yörelerde 10-15 süpermarket zincir büyüklüğüne ulaşmış girişimcilerimizde var.
Hal böyle ile iken her şey güllük gülüstanlık mı acaba? Bu marketlerin geleceği, ilerideki olası bir nesil değişikliğine ne kadar hazır olduğu, varlıklarını ne kadar sürdürebilecekleri, ekonomik olarak ne kadar kuvvetli oldukları, yerel marketlerle rekabete ne kadar hazırlıklı oldukları gibi bir sürü soruyu ortaya atıp, olaya kritik bir bakış açısı getirebiliriz.
30 yıla yakın bir zamandır gıda sektöründe uğraşan bir kişi olarak, yukarıdaki soruların bir kısmına negatif bir kısmınada kritik bir bakış açısıyla yaklaşıyorum.
Öncelikle Almanya'daki Türk marketlerinden alışveriş yapan insanların helal ürünler
• tüketim alışkanlıkları
• Alman marketlerinde bulamayacakları ürünler
• kendi insanımdan alışveriş yapayım düşüncesi
• tanıdık bir marka
• taze sebze ve meyve
• daha uygun fiyat vb.
gibi düşüncelere sahip olduğunu düşünmekteyim.
Bu varoluş ortamına birde var olan marketlerdeki sıkıntılara göz atacak olursak, aşağıdaki kritik gözlemlere sahibim:
• Türk marketleri finansal güç olarak zayıp olup, büyük bir bölümü tedarikçi kredisiyle yaşamaktadır
• Rekabet etmeyi sadece fiyat kırma olarak düşünüp, hizmet, kaleteli ürün, eğitim, mal devamlılığı, market düzeni ve temizliği, elaman yetersizliği geri plana bırakılıyor
• Yönetimsel güçleri yani management kalitesi zayıf olup, olası büyük problemleri çözecek kaliteden uzaktır
• Market elamanlarının eğitimleri yetersiz olup, bu konuda bir çözüm üretilememektedir
• Sattıkları ürün portföylerinde bir standart olmayıp, devamlı ürün ve marka değişiklileri konusunda istikrar yakalanamamaktadır,
Satılan ürünlerin büyük bir kısmı hakkında ne market sahibinin nede elemanları bilgi donanımı yeterli değildir
• Ürünlerin sağlıklı ve mevzuatlara uygun stoklanması konusunda belli hassasiyetler gösterilmiyor yada ilgilenilmiyor
• Avrupa'lının çok hassas olduğu çevrecilik, organik ürünler ve yeni hukuksal düzenlemelere pek ilgi gösterilmiyor
• Türk marketlerinin büyük bir kısmı düzenli ve bakımlı değil,
Birlikten doğacak kuvveti göz ardı edip, 'küçük olsun benim olsun' ile yetinip, büyük fırsatları kaçırıp, küçük kalmayı tercih ediyorlar
• Eskiden Türk marketleri 'taze sebze ve meyve konsunda' refaranstı. Şimdi ise hallerden en ucuzları toplayıp, satmaya başladılar
• Marketlerde satılan bazı ürünlerin kalitesi konusunda pek hassasiyet gösterilmiyor ve yeterki ucuz olsun, fiyat tüm kusuru kapatır düşüncesi ile çalışılıyor, vs.
Yukarıdaki yazdıklarıma istisna bir çok marketi ismen verebilirim, fakat gayem bu değil. Önce her market sahibi kendi işyerinde hangi konuda yeterli ve hangi alanlarda ise kendini geliştirebileceğine bakabilmeli. Bunlar benim dışarıdan bakıp görebildiklerim. Belki buradaki marketlerle devamlı temas halinde olan tedarikçi arkadaşlar, yukarıda belirttiğim negatif noktalara yenilerinide ekleyebilirler.
Bu şartlar altında birde dışarıya yani Almanya'daki marketlerimizin rakiplerine bakalım. Öncelikle severek verebileceğim bir örnekten başlıyayım. 90lı yıllardaki Doğu-Batı açılımı ile Almanya'ya gelen yaklaşık 5 milyona yakın Alman asıllı Rusların buradaki gıda ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan tedarikçi firmalardan 3 tanesi (Kuzey, Orta ve Güney Almanya'da) birleşerek tek çatı altında bir firma kurup, güçlerine güç kattılar.
Bugün yüzlerce süpermarketleri var (ki yarıya yakın bir kısmıda Almanya dışında) ve Almanya'daki marketçilik alanında hatırı sayılır bir yerdeler.
Almanya'da zincir süpermarketlerin büyük bir kısmıda 90lı yıllardaki oluşumlarla büyük satın alma merkezleri kurarak, tek elden alım ve Avrupa çapında zincir marketler oluşturarak piyasanın büyük bir kısmına hakim oldular. Anlattığım her iki olayda da birleşme ve beraber çalışma ile gelen başarılar var. Biz ne haldeyiz ?
İşin bugünki görüntüsü ise, gerek bahsi geçen Rus marketler zincire ve gerekse Alman zincir marketler bizim Türk marketlerinin cirolarına göz koymuş durumdalar. Bugün bunlardan herhangi birisine giderseniz gidin, oradada Türk isimli yada markalı bir çok ürünü bulabilirsiniz. Bu sayede Türk marketlerine gelen Alman müşterilerin büyük bir kısmına ulaşılmışken, Türk marketlerinin doğal müşterilerinin hatırı sayılır bir kısmıda alışveriş tercihlerini bu marketlerden yana kullanmaya başladılar.
Türk marketlerinin tercih kaybetmediği noktalar ise, 1. ve 2. nesil insanımız, helal et konusu ve bazı marka tercihleri olarak değerlendirilebilir. Bu durum daha ne kadar devam eder ? İşte bu soruya cevap aramak buradaki tedarikçilerimizin ve market sahibi iş adamlarımızın ortak çalışmaları ile şekillenecektir.
Olur mu? Bunu ilerleyen zaman içerisinde göreceğiz.
Grenzt der deutsche Handel bewusst Muslime aus?
Weit über 400 Unternehmen boten auf der ISM Süßwarenmesse halal-zertifizierte Produkte an, dass sind 25% der gesamten Aussteller. Doch im deutschen Retail findet man so gut wie keine Halalprodukte. Da stellt sich die Frage, wieso grenzt der deutsche Handel bewusst Muslime aus? Schaffen wir so Integration?
Im Jahr 2017 erwirtschaftete der deutsche Lebensmitteleinzelhandel übergreifend über alleVertriebsformate wie Discounter und SB-Warenhäuser einen gesamten Umsatz in Höhe von rund 183,5 Milliarden Euro.
Die Berechnungen basieren auf Daten des GfK-ConsumerScan (Bonsumme FMCG, inkl. Frische). Vermutlich sind in dieser Erhebung die Ethnogeschäfte wie die kleinen türkischen Einzelhändler, Halal Märkte,... nicht erfasst. Auch wenn es keine Halal-Deklaration auf den Produkten gibt, kaufen 5 Millionen Muslime im deutschen Handel ein. Diese Einkaufsbereitschaft finden wir im klassischen Handel, Discount bis hin zum Biofachmarkt. Jeder Kauf ist jedoch mit dem Risiko verbunden, ob Muslime dieses Produkt gemäß ihrer Speisevorschrift Halal überhaupt essen dürfen. Die Produktrecherche, ob ein Produkt für sie erlaubt ist, finden sie über Internetforen, Deklarationsabgleich oder auch über das Gefühl, dass es halal sein könnte. Nur ist dies alles andere als zufriedenstellend. Halal ist mehr als „ohne Alkohol und Schweinefleisch“.
Kaum zu glauben, aber bei einer Kaufkraft von fast 15 Milliarden Euro wird die muslimische Zielgruppe im deutschen Lebensmittelhandel und von den Produzenten völlig vernachlässigt, teilweise sogar völlig ignoriert.
Auch wenn die Zielgruppe der Veganer viel kleiner ist als die Gruppe der Muslime, gilt Vegan als Trend und Absatzmotor. Ein Gerücht hat sich festgesetzt und sich selbst zur Wahrheit erklärt: Es gibt die Vermutung, dass sich die populistische Hetze gegen Muslime und die unberechtigte Gleichstellung von Muslimen mit Gewalt und Terrorismus sich dieses Image negativ auf die eigenen Produkte und Vertriebskanäle auswirken, wenn die Produkte Halal-zertifiziert sind oder als Halal-Produkte angeboten werden.
Dann müssten jedoch alle, die erfolgreich ihre Produkte als halal deklariert haben, nicht positiv dastehen, sondern ausgelistet worden sein. Es bleibt die Unsicherheit und es fehlt die Entschlossenheit, sich gegen diesen Rechtspopulismus zu stellen.
Handel und Produzenten sind sich unsicher, das Wort Halal als Logo oder arabische Zeichen auf ihre Produkte zu setzen. Sobald man mit Einkäufern aus dem deutschen Handel über das Thema Halal spricht, ist die Vorgabe, dass das Wort halal oder die dazu passenden arabischen Schriftzeichen nicht verwendet werden dürfen. Die Frage ist dabei nur, wie können muslimische Konsumenten im Retail einkaufen, wenn sie nicht wissen, was Sie konsumieren dürfen? Ist das Integration?
Auf den Lebensmittel-Messen in Deutschland wird das Interesse nach halal- zertifizierten Produkten immer größer. Auf der einen Seite suchen Muslimischen Konsumenten halal-zertifizierte Produkte für das tägliche Leben, auf der anderen Seite sind es besonders Produzenten, die halal für den Export herstellen. Die größte Nachfrage gibt es z.B. in Staaten wie Indonesien und Malaysia, aber auch in allen anderen muslimisch geprägten Staaten, weil hier halal die Vorschrift ist, die für den Import benötigt wird. Hierdurch werden in Deutschland/ Europa für den Export Halal-Produkte produziert, die meistens aber in der Halal-Deklaration nicht für den deutschen Markt bestimmt sind.
Anders ausgedrückt gibt es in hier durch in Deutschland genug Produkte, die halal sind, als solche aber nicht erkennbar sind, da dies nicht auf dem Produkt steht. Jüngste Beispiele, über die die Presse berichtete, sind Toblerone und Ricola.
Es geht nicht darum zu zeigen, welche unterschiedlichen Glaubensrichtungen der Islam hat und wie diese in Deutschland gelebt werden, wichtig ist vielmehr die Erkenntnis, dass der Glaube für ca. 80% der Muslime eine wichtige Rolle im täglichen Leben einnimmt. Eine wichtige Säule im täglichen Leben nimmt besonders halal ein. Es geht in erster Linie um das Lebensgefühl, das mit halal verbunden wird. Dies spiegelt den Glauben, die Identität und ein Stück religiöse Heimat wieder. Dabei ist halal vom Grundgedanken eng verbunden mit Hygiene, Gesundheit, Natur- & Umweltschutzschutz, doch auch der Umgang mit Ressourcen, Mitmenschen, Fair Produce & Trade finden sich hier wieder. Halal richtet sich nach den Vorgaben des Koran, zur gleichen Zeit soll halal alle Parameter der Produktion wie Arbeitsweisen, Inhaltstoffe, Zubereitung, Umweltschutz und Tierwohl ständig auf den Prüfstand stellen, um für alle eine aktuelle Festlegung zu schaffen, der die Menschen vertrauen können.
Bei DTFOOD könnt ihr auch aktiv mit eigenen Beiträgen mitgestalten.
Für die Beiträge gibt es generell keine Honorare. Euer Lohn - Ihr könnt eure Erfahrung teilen erhaltet Reichweite und positioniert euch als Expert*in für euer Thema bei unserer Zielgruppe.
(C) 2020 by UNITEDMARKA GmbH
Photos by Ugur Aydın, Türkiye